18 Ergebnisse.

demi kismen yoldan cikaracagim derken kendi tastamam yoldan cikmis, rezil rüsva olmus, sefil zelil olmus, kelek kepaze olmus, permeperisan olmus, rütbesi tenzil edilip nar-i semumdan mÜrekkep bir cin olmus, tekrar tenzil edilip isli pisli bir Seytan olmus, batilda israr edince bir daha tenzil edilip Iblis olmus, hazir olmusken demi de igfal edip kendine benzetmis, onunla birlikte Cennetten sepetlenmisti. Israfilin ölü kalplere can veren nefesi...

Sezgin Kaymazin, kendi okurunu edinmesini sağlayan ve yeni kuşak yazarlarda fazla rastlanmayan hasletleri var. İnsanlari, özellikle kaderin sillesini yemiş olanlari, aşağidakileri, kaybedenleri iyi taniyor. Mistik olmayan, bir bakima o insan iyiliğini cisimleştiren bir gerçeküstü fanteziye dayaniyor çoğunlukla romanlarinin kurgusu. Lucky, Sezgin Kaymaz romaninin bütün bu hasletlerinin hakkini veriyor. Yine çok iyi işlenmiş insan manzaralari su...

Keine Beschreibung.

Keine Beschreibung.

Kendi karşisina çikiverse kendi de kendinden korkardi, çok iriydi bir kere, gördüğün göreceğin en iri köpeği bununla mukayese et, o ince belli çay bardağiysa bu on sekiz bardaklik semaverdi, öyle bir iri, öyle bir iri. Bir hirlasin, elli kiloluk hiltiyle asfalt deliyormuş, bir havlasin, gök gürlemiş sesi çikarirdi. ... Korkunçtu, bunu kabul ediyordu, ama şunu da kabul ediyordu, gördüğü onca eziyete rağmen ne insan ne hayvan, kimseye bir kasti ...

Sezgin Kaymazin en sevilen eserlerinden Lucky, yavruluyor bu romanda. Farfara, o akilli ve karizmatik Luckynin yavrularinin romani... Altina sevinc cisleri kac irarak oynasan alti yavrunun oldugu kadar, onlari yasatmak, büyütmek, memnun etmek üzere seferber olmus birileri... Taksiciler, bir eski keraneci, yas tutan bir haza hanimefendi, bir kasap, evde bos bos dolanan bir herifle soguk makarnadan baska yemek yapmasini bilmeyen bir kadindan olu...

Sezgin Kaymazin yeni romanlarini hasretle bekleyen okurlari, bu kez ve ilk kez onun hikayeleriyle bulusacaklar Sandik Odasinda... Bir sirri ifsa edelim Bu kitaptaki hikayelerin ortaya cikmasinda zaten biraz da okur parmagi var Hafta baslarinda, mesire yerlerinden dönüp de dairelerimizin ic karartici mesai atmosferine girdigimizde, önümüzde icimizi acacak bir adet hikaye bulsak fena mi olur gibisinden istek parcalari yollayan okurlar gaz verdi ...

Uzunharmanlar mahallesinde bir bekar evi kiralayan Musa daha ilk geceden dehsete düser. Gaipten sesler gelmekte, odalar kendiliginden aydinlanip kararmaktadir. Burasi bir perili evdir galiba Ancak... Eger hakikaten perili evse mutlaka iyilik perilerinin merkezidir. Cünkü gaipten yalnizca ses degil cörek, börek, tursu, cay, temiz camasir, hatta tamirci bile gelmektedir. Ne yapacagini bilemeyen Musa, bir yandan olan biteni anlamaya calisirken öb...

Bütün sakinlerinin mutlu ve huzurlu yasadigi Cennette, Tanri ilk insani yaratti, adina da dem dedi. Onu yarattigi topraga kendi nefesinden üfleyerek can verdi, bu cana hem iyilikten hem serden, hem riyadan hem sadakatten koydu. Ona güzel olan ne verdiyse, bir o kadar da kötülük ekledi. Sonra Cennetteki tüm varliklara dönüp deme secde etmelerini buyurdu.Bu buyruga karsi cikabilecek kadar kibirli tek bir Cennet varligi vardi, o da Azazildi. dem ...

O kadar cirkin ve yassiydi ki, mecbur kaliyor, gözünün ötesiyle bakiyordun soytariya. Ziladaki isik askini falan görmeye basliyordun. Insan askini, muhabbet askini, temas, mesk, hayat, uyku askini falan. Gördüklerini görmeden bakiyordun mecbur, o zaman da Seheri falan görüyordun, Seherin rahmindeki Irfan askini, kalbindeki Berna askini, Bernadaki Veysel askini, Veyseldeki Bayram askini, Edipteki Kenan askini, Hayrideki Sengül Abla - Yilgör Abi...

Gozlerim yaniyor artik aglamaktan. Dunyayi sis perdesinin gerisinden goruyorum, ustune sut dokulmus gibi goruyorum her seyi, puantiyeli goruyorum, beyazli beyazli. Yumayim diyorum sunlari, kurumus artik, hirs hirs ses geliyor gozkapaklarimdan, fayda etmiyor, pat diye aciyorum tekrar. Hepi topu iki saatlik uykum var gunluk, o da gitti elden. Dusunen insan uyuyamaz, gece gunduz Inciyi dusunuyorum ben, varsa o yoksa o, nasil uyuyayim En sira disi...

Ankara Cayi, bagrina sefkatle basip muhafaza ettigi sivrisinek larvalarini usul usul kabugundan saliyor, evlad-i haserattan dokunmus vizilti pikesini, ana avrat sövmüsmüs sövmemismis hic aldirmadan civardan gecenlerin burun deliklerine, kulak memelerine dogru salliyordu. Simarik simarik bahar müjdesi verecegiz diye ucusan kavak pamuklari, terli enselere, ciplak alinlara yapisip kasindirarak milleti illet ediyordu. Börtü böcek antenini salliyor...

Sifatsiz büyüyordu Irfan. Tabii aynasiz, karanliksiz, gölgesiz. Enikonu topal, enikonu colak, enikonu kör, enikonu patates kafa, enikonu cirkin, Orkun disindaki akranlari arasinda enikonu arkadassiz, dostsuz, 133ün disindaki dünya hakkinda enikonu bilgisiz. Tek gözü olmayan birinin her seyi kartpostal gibi görebilecegini, ücüncü boyutu isterse naylon gözlük takip üc boyutlu sinema seyretse hayatta göremeyecegini bilmiyordu mesela. Ve disarida ...

Ilk Canim demek istediginde ar etmis dedem, Hanim dese malim demis gibi olur diye korkmus, Vesile dese cok resm, soguk. Ama kendinden tarafa bakmasini istiyormus, onu görmesini, onun icini, yüregini, sevdasini fark etmesini istiyormus, anlatacak, dökülecek, gerekirse aglayacakmis. Baksana dese olmaz, Bak hele... demis, devamini getirebilecekmis gibi. Bakele dönüp bakmis. Dedem bütün söyleyeceklerini unutmus, öylece kalmis.En safindan ask, hani...

Yagli Havilland ile boynunu, ensesini, kulak arkalarini kremleyip kokulandirmis, bol bol limon kolonyasi dökünmüs, saclarini taramis, Müesserin kizi Sengüle diktirttigi kendinden korseli pembe eteginin icine zor bela girmis, corap lastigini bulduktan sonra yardimina gelen bir kiz evladi bile olmadigi icin beceriksizce kendi etini budunu cimcire cimcire sütyenini takinmis, ondan sonra fanilasini, beyaz, kivrik yakali bluz gömlegini de giymis, o...

Bir cift ölü göz gözlerinin icine dikilmis, öbür dünyadan bunabakiyordu sanki. Ve ne kadar kibar konusuyordu ölü. Kiligina bak, yaotopark degnekcisi ya durak kahyasidir derdin, yüzüne bak, melekmidir nedir, gözüne bak, ölmüs de haberi yok yazik, hicbir yerinebakmadan sirf dinle, haber spikeri. Ve de ne kadar asina geliyorduAllahim. Ve maalesef nasil da ürpertiyordu.Deccal olmak, melek olmak Ölü olmak, diri olmakHasta olmak, saglikli olmak Erke...

Mutlu bir aile, Ismailoglu ailesi Otoriter anne Melek Hanim, baba Sükran Bey, ogullari Tufan ve Tayfun, köpekleri Sari... Annesinin sari prensi Tayfun, onyedisine basacagi gün eve biraz erken döner. Fakat bu sesler, annesinin yatak odasindan gelen bu sesler... Kapa araligindan görünen yabanci erkek bacagi... Yoksa... Tanrim Tayfunun dogumgünü, Melek Hanimin intihar günü olur... Aradan yillar gecer, yetistirme yurdu müdürü Ihsan Beyit, meslekda...

Uzunharmanlar mahallesinde bir bekar evi kiralayan Musa daha ilk geceden dehsete düser. Gaipten sesler gelmekte, odalar kendiliginden aydinlanip kararmaktadir. Burasi bir perili evdir galiba Ancak... Eger hakikaten perili evse mutlaka iyilik perilerinin merkezidir. Cünkü gaipten yalnizca ses degil cörek, börek, tursu, cay, temiz camasir, hatta tamirci bile gelmektedir. Ne yapacagini bilemeyen Musa, bir yandan olan biteni anlamaya calisirken öb...